Değerli arkadaşlar sitemizi ziyaret ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Forumu güncel tutmaya ve olabildiğince ilgilenmeye çalışıyoruz. Sitemize girince üye olup ilgilendiğiniz manga konularına mesaj atarsanız seviniriz.

Kıyamet Günü

Müzik, yazı, fotoğraf, resim, sinema, televizyon, opera vb ilgilendiğiniz sanat dalları hakkında yazabileceğiniz yer.
Kullanıcı avatarı
Portgas D Ace
Mesajlar: 1559
Kayıt: 11 Ağu 2014 04:28
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Naruto, One Piece, Slam Dunk, One Punch Man, Boku no Hero Academia, FSJ
Favori Anime: Naruto, Pokémon, One Piece, Tsubasa, Hunter x Hunter, One Punch Man, Katekyo Hitman Reborn, Boku no Hero Academia
Konum: İzmir

Bölüm 1 İlk Görev! Heyecanlı Bir Karşılaşma 4 Arkadaş İlk görevlerine çıkmaktadırlar. "Hey, hala uzakta mı şu kasaba, Roy." "Gördüğün tepeyi geçince, bir düzlük uzaklıkta olacak." diye karşılık verdi Roy. "Sonunda ilk görevimize başlıyoruz." dedi Kaptan, heyecanlı bir sesle. "Sahi abi, görevden bahsetmedin." diyerek asıl konuya geldi Ken. "Görevimiz... Unuttum." diyerek herkesin şaşkın bir ifade takınmasına sebep olmuştu. "Böyle bir şey nasıl unutulur, sonraki görevi bende duymak istiyorum." dedi Roy. 4 Arkadaş sonunda görevlerinin olduğu kasabaya vardılar, vardılar varmasına ama biraz geç kalmış gibiydiler zira geldiklerinde kasaba'da çoktan çığlık sesleri yükselmeye başlamıştı bile. "Ken, Akio ile birlikte kasabanın güney tarafına gidin ve kurtara bildiğiniz kadar insanı kurtarın çabuk olun, hadi Roy işimiz var." Kasaba'ya yapılan saldırıyı engellemek için tek umut olan bu dörtlü ilk görevlerine hızlı bir şekilde başlangıç yaptı. "Hey burası bizim kasabamız defolun buradan!" diye çıkışmıştı küçük bir çocuk. "Normalde çocukları kaçırırdık öldürmezdik ama öldürdükten sonra cesedini yakarsam delil de kalmaz." Diyerek çocuğa kılıcı vurup öldürdü uzun boylu, zayıf adam. Kasabada adeta kaos vardı her yeri kan götürüyordu, buhar olsalar kan yağmuru yağacak kadar çoktu etrafa dökülen kanlar. "Bu sefer başarısız olacaksınız karşınıza ben çıkacağım." Bu sefer birilerini kurtarmışlardı. "Siz kimsiniz lanet herifl..." Cümlesini bitirmeden kılıcına davranıp boğazını kesti, Roy ve şöyle seslendi. "Bu kasabayı kurtaracak olanlarız, biz Akıncılarız." "Demek haberini aldınız seni geberteceğim pislik." Hemen davranan arkadaşını durdurdu Roy. "Bana bırak Kaptan, konunun muhatapı benim." "Benimle alay mı ediyorsun ? Ben..." "Sen ne ? Kılıcına bakacak olursam, daha element bile kullanamıyorsun dengim değilsin." dedi ve ani bir hareketle adamın gövdesine bir kesik attı, bu kesiğin olduğu yer tamamen buz tutmuştu. "Anlaşılan bayağı bir gelişmişsin Roy, şimdi benim sıram iyi izle. Rüzgar Stili: Karayel." saldırısını önündeki kalabalık gruba doğru yaptı. "Stil kullanıyorsun sözde ama sanırım beceriksizin tekisin saldırın bize etki etmedi." Erken konuşmuştu bu istilacı zira hemen Kuzey Batılarında duran dağdan sertçe bir rüzgar geldi ve onlarca kişiyi göz açıp kapayıncaya kadar kesti. "Bu'da ne yakıyor ?" diyerek son nefesini verdi bu istilacı'da. "Cahil herif, az genel kültür çalış." diyerek ölen adamın cahilliğini yüzüne vurdu. Yarım saat içinde temizlemişti ikili bütün İstilacıları. "Hey o kaçırdığınız lanet insanları geri verin bize pislikler." tehditkar bir tonla seslendi istilacı, ikiliye bakarak. "Ateş Stili: Bombastik Alev." deyip saldırısını yaptı, Akio kılıcını çevik bir şekilde çekerek.. "Rüzgar Stili: Kurt Nefesi." hemen arkasından Ken'de kendi saldırısını yaptı. "Ateş Stili: Bombastik Kurt." Kombine bir saldırı yaptı ikili. Adeta Alevlerin içinden bir kurt çıkıyordu ve tüm istilacıları ısırıyordu. Güçlü olduğu belliydi ama, fazla uzun sürmeden durdu bu kombine saldırı. "Sanırım üstünde biraz daha çalışmalıyız, kısa sürdü." Başını sallayarak onayladı Ken. Bu sırada Ace ve Roy'da katıldı ikiliye. "İyi iş çıkarttınız harikasınız, hiç kimse bizim yaşadığımızı yaşamasın." "Adamlarımı öldürdüğünüze göre iş var sizde, ama o son söylediğine katılmıyorum, Ace kimseyi kurtaramazsınız." dedi gizemli adam yükselen bir binanın tepesinden. "Son söylediğini gel'de burada tekrar et, utangaç şey" dedi Ace Adam yükselen binanın tepesinden arkasını dönüp yürümeye başladı. Biraz sonra, yürüyerek kapıdan çıktı. "Sanırım rakibim sensin, gel bakalım"

Bu kadarı kurtuldu, yarısı uçtu bir daha yaz desen yazmam imkansız. Okuma zahmetinde bulunanlara teşekkür ederim.

Sonunu özet geçeyim. Adam Ace ile kapışıyordu adam Yıldırım kullanıcısıydı, uzu süre dövüştükten sonra Ace adamın öldürmek amacıyla değil sadece kazanmak amacıyla saldırdığını fark ediyordu, rüzgar elementinin avantajıyla hızlı saldırılar yapmaya başlıyordu, ama kılıcını kullanmadan yapıyordu bu saldırıları, tekme, kılıcın sapıyla suratına vurmak, yere düştükten sonra vuruyordu falan, en son kılıcını eline alıp ayağa kalkıyordu, diğer eliyle adama elini uzatıp her şeyi fark ettiğini söylüyordu, adam ilk başta sert yapsa'da Ace : İntikam arayışını bizimle sürdür, içindeki karanlıktan kurtul diyordu. Adamda ikisininde gidecek o kadar yeri varken buraya gelmeleri ve karşılaşmalarının tesadüften ibaret olmayacağını düşünüp teklifi kabul ediyordu falan. En son adam herkesle tanışıyordu, adı Itamaydı. Sonraki bölümde'de geçmişini yazacaktım ama o kadar anlatımım ki güzel anlattığımı düşünüyorum silinince Final vermek istedim.
Resim

Aranızdaki farklar çatışmaya değil, çok kültürlülüğe vesile olsun.
Resim

Resim
Gol D. Roger
Mesajlar: 2715
Kayıt: 06 Kas 2012 21:05
Favori Anime: korsanfan : AntiNewEra

► Spoiler Göster
En son Gol D. Roger tarafından 07 Şub 2018 00:06 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Kullanıcı avatarı
Portgas D Ace
Mesajlar: 1559
Kayıt: 11 Ağu 2014 04:28
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Naruto, One Piece, Slam Dunk, One Punch Man, Boku no Hero Academia, FSJ
Favori Anime: Naruto, Pokémon, One Piece, Tsubasa, Hunter x Hunter, One Punch Man, Katekyo Hitman Reborn, Boku no Hero Academia
Konum: İzmir

Gol D. Roger yazdı:İlk hikaye (2 bölümden oluşan ve finali olan) daha iyiydi bence. İkinci hikaye biraz odaklanamamış sanki. İlk paragrafta Ace'in kızlarla ilgisinden falan bahsetmen gereksiz olmuş en basitinden.

İkinci hikayeye gelirsek dövüşlerin ayrıntılarını verip vermeme konusunda kararsız kalmışsın gibi bişey hissettim. Anlatayım da basit kaçsın gibisinden sanki böyle. Hikaye yazışın akıcı ama betimlemelerinde sıkıntı var bence.

Bunlar nacizane yorumlarımdı. Ellerine sağlık.
Teşekkür ederim. Düzeltmeye çalışacağım ve evet detayları uzatırsam bayar diye düşündüm. Betimleme'yi pek beceremem ama Edebiyat bölümünde okuyor ablam, ona sorarım. Yapmadıklarını telafi et, burada bari tavsiye ver. (İsimlerimize bir gönderme.) :laugh:
Resim

Aranızdaki farklar çatışmaya değil, çok kültürlülüğe vesile olsun.
Resim

Resim
Gol D. Roger
Mesajlar: 2715
Kayıt: 06 Kas 2012 21:05
Favori Anime: korsanfan : AntiNewEra

► Spoiler Göster
En son Gol D. Roger tarafından 07 Şub 2018 00:07 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Kullanıcı avatarı
Portgas D Ace
Mesajlar: 1559
Kayıt: 11 Ağu 2014 04:28
Cinsiyet: Erkek
Favori Manga: Naruto, One Piece, Slam Dunk, One Punch Man, Boku no Hero Academia, FSJ
Favori Anime: Naruto, Pokémon, One Piece, Tsubasa, Hunter x Hunter, One Punch Man, Katekyo Hitman Reborn, Boku no Hero Academia
Konum: İzmir

Öncelikle, yazmaya karar verdim. Final fikrinden vazgeçtim zira yazmak istiyorum. Neyse önceki bölümdeki eksikleri zamanla gideririm.

2. Bölüm Yeni Arkadaş

İki gün boyunca yürüyen bu takım, ilk görevini başarıyla bitirmiş rahat bir şekilde karargaha dönüyordu. Grup bu sefer 5 kişiyle ilerliyordu Akio, Roy, Ken, liderleri Ace ile birlikte grubun yenisi Rai. Karla kaplı uzunca bir yoldan geliyorlardı, baharın gelişiyle birlikte erimeye başlayan kar, her adımlarında cılk cılk ediyordu. O sırada Ken iç çekerek konuşmaya başladı “Gerçekten ama, daha ne kadar yürüyeceğiz, karnım aç ve yorgunum.” dedi mızmızlanarak. “Hepimiz seninle birlikteydik Ken, seninle birlikte bizde yürüyoruz ve onca şey sadece senin başından geçmedi, şikayeti kes” diye otoriter bir ses tonuyla kardeşini susturdu, Ace. “Hakikaten, benimde uykuya ihtiyacım var.” diye destek çıktı Roy. “Birazdan orada oluruz, 15 dakika en fazla sabredin. Bundan sonra şikayet duymak istemiyorum, başım ağrıyor.”dedi ve adımlarını hızlandırdı Ace.

Uzun bir yürüyüş ardından, karargaha vardılar ve Rai ile Ace dışındaki herkes, grup için ayrılan barakaya girdiler. “Gerçekten ama çok yorucuydu, sonunda gelebildik” Ken'in sesinde bir rahatlama vardı, bunu söyledikten sonra mutfağa doğru hızlıca ilerledi. “Hey, Roy şu yeni çocuk, ona güvenebilir miyiz ? Biliyorsun sonuçta istilacıydı.” diyerek tedirginliğini gösterdi Akio. Roy iç çekerek “Bilmiyorum ama Ace güvenebileceğimizi söylüyor, o yüzden benim açımdan bir problem yok.” dedi ve yatağına doğru ilerleyip, uyku moduna geçti.

Rai, “Hey, biz neden onlarla gitmedik ?” Dedi ve gözlerini Ace'e yöneltti. “Grubun Lideri olarak, rutin olarak görevlerden sonra rapor vermeliyim, sense bu görevdeki en büyük raporsun ve grubun yeni üyesi olacaksın.”

Akio düşünceli görünüyordu hala. “Hey, rahatla biraz. Roy'un dediği gibi ağabeyim ona güvenebileceğimizi söyledi, bu yüzden rahatla.” Bir yandan yemeğini yerken, diğer yandan arkadaşını sakinleştirmeye çalışıyordu. “Hayır, o değil. Ace'te bugün bir tuhaflık vardı, her zamankinden farklı hareket ediyordu sanki.” Diyerek gerçek sıkıntısının sebebini söyledi Akio. “Ağabeyim olarak ben bile onu tam olarak çözemedim, ama bu iyiye işaret. O olaydan önce'de ağabeyim bazen böyle olurdu, sebebini söylemedi daha önce ama sanırım babamdan kaynaklanıyor.”

Akio yatağından kalkarak yemek masasına gidip, Ken'in hemen solundaki iskemleye oturdu. “Baban'dan mı kaynaklanıyor ?” Bu konu oldukça dikkatini çekmişti Akio'nun. Başını onaylarcasına salladıktan sonra, bitirdiği yemeğin tabağını masanın diğer ucuna itekledi. “Evet, babam biz küçükken evi terk etmiş, aslında babam askerdi sürekli olarak uzun seyahatlere çıkardı ama en son gittikten sonra bir daha dönmedi. Ağabeyimde o günden beri, babama nefretle bakar oldu. Bende çok az hatırlıyorum zaten.” Diyerek anlatmaya başladı Ken. “Ama babana neden düşman oldu ki ? Sonuçta o bir askermiş, ölmüş bile olabilir.” diyerek konuşmayı devam ettirdi, kendini tamamen Ken'e vermişti anlatacaklarını dikkatle dinliyordu. “Askeriye'de veya herhangi bir hastanede böyle bir kayıt yok. Babamın ölmüş olması mümkün değil.”

Diye söze devam ederken, sözü Akio tarafından kesildi. “Belki, bulunamamıştır. Ölmese sizi bırakmazdı, sonuçta babanız.” dedi ve terden ıslanıp bozulmuş siyah saçlarını düzeltti. “Hey, ikide bir sözümü kesme anlatıyorum ya. Bu gerçekten çok düşük bir ihtimal, çünkü çatışmadan bir kaç gün önce babam ordudan ayrılmış. Ağabeyim bunu duyduktan sonra öfke ile doldu. Ve babamdan nefret etmeye başladı, sanırım bazen bu durum aklına geliyor ve bu hale geliyor. Depresif ve öfkeli oluyor.” diye sözlerini tamamladı. Anlatacakları çokta uzun değildi.

Akio şimdi daha iyi anlıyordu durumu. Ama genede aklına takılan bir şey vardı. “Ama neredeyse 5 yıldır birlikteyiz tamam bazen tuhaflaşıyor ama bu kadarını görmemiştim. Normal bir lidere göre yaptıkları doğal ama, söz konusu o olunca biraz tuhaf kaçtı.”

Düşünceli bir şekilde cevabını verdi Ken. “Sanırım son olaylar tetikledi, böyle bir göreve ilk kez çıkıyoruz biliyorsun. İlk kez bir kasaba kurtardık. Sadece babamla alakalı değil sanırım ona, o günü hatırlatmış olmalı.”

Aslında hepsi o korkunç günü hatırlamıştı, Roy'un gelir gelmez uyumasının altında bu yatıyor olmalıydı. Akio'nun kafayı Ace'e takması aslında o günü kafasından atmak, kafasını başkasına yönlendirerek acısını hafifletiyordu. Ken ise ağabeyi gibi kimseye bir şey belli etmemeye çalışıyordu. Ağabeyi aslında böyle olayları diğerlerini etkilememek için belli etmezdi ama, babasını'da hatırlamak açık vermesine sebep olmuştu.
****** “İyi iş çıkarttınız Ace. Bu kadar sorunsuz şekilde çözmeniz harika. Kayıp sayısı gerçekten çok az teşekkürler.” Çekmecesinden bir deste para çıkarttı ve Ace'e uzattı. “Bunu aranızda paylaşın, söylediğim gibi yaptığınız işe göre alacaksınız paranızı. Şimdi diğer meseleye gelelim.” dedi adam yüzündeki ifadeyi biraz daha ciddileştirdi. “Demek istilacılardan ayrıldın ve bize katılacaksın.” dedi adam ayağa kalktı ve Rai'ye doğru hareketlendi. “Söylesene, sana neden güvenmiyorum.” dedi adam, kendini tutamayacak gibiydi ki, araya Ace girdi. “Ben ona kefilim, eğer ona güvenmeseydim, buraya yürüyerek gelemezdi. Onu, kendi sorumluluğumdaki gruba alıyorum ve sorumluluğu üstleniyorum.” Dedi kesin ve tereddütsüz bir tonla. “Peki, sen öyle diyorsan. Oda sizinle barakada kalsın, resmi işlemleri bana bırak.” Dedi fakat bu adam, böylelerine güvenmiyordu, sadece kendisi gibi olanlara ve masumları koruyanlara güvenirdi, onları alı koyup yurtlarını mahvedenlere asla güvenmeyecek türden birisiydi. Rai'ye çıkmasını söyledikten sonra, bir süre Ace içeride kaldı ve yağmurun başlamasıyla, Ace'de dışarı çıktı.

“Teşekkür ederim, patron orada beni savunduğun ve bana güvendiğin için.” Adamın minnettar olduğu ses tonundan belliydi. “Rica ederim, ama bana "patron" diye hitap etme lütfen. Benim bir ismim var ve bu şekilde olan hitaplardan haz etmem.”

“Peki, Ace tekrar teşekkür ederim.” Bu seferde daha ciddiydi. Biraz yürüdükten sonra barakaya vardılar, Ace yatacağı yeri Roy'a gösterdikten sonra, aynı zamanda yemek yedikleri bu masa'ya oturdu ve diğerlerini yanına çağırdı. Kılıcını ve fazlalık yapan kıyafetlerini çıkarttıktan sonra konuşmaya başladı. “Evet, Rai artık resmen bizim grubumuzda. Akeno bir kaç gün dinlenmemizi ve daha sonra görevi kendisi gelip bildireceğini söyledi.” diyerek açıklamayı yaptıktan sonra, camdaki yansımasından uzun kahverengi saçlarını düzeltti ve herkesin payını masaya bıraktı. “Burada neden 5 pay var, ben düşmandım bu görevde yer almadım unutma. O parayı hak etmedim.” Dedi Rai parayı almak onu mahçup edecekti. “Olabilir ama biz bir grubuz ve grubumuzda 5 kişi var. Ben dahil kimse ne eksik nede fazla para alacak.” Sözlerini tamamladıktan sonra lavaboya doğru yöneldi genç adam.

Birkaç adım attıktan sonra durdu ve “Ken, bir daha boş boğazlık edersen, uzağa gitmeni öneririm.” Dedi Ace sanki oradaymış duymuş gibiydi. Ken bu duruma hayli şaşırmıştı, Akio boş boğazlık etmiş olamazdı çünkü ağabeyi içeri girdiğinden beri, kimseyle yalnız bile kalmamıştı. “Kafandaki pürüzleri gidereyim, Akio'nun tavır ve hareketlerinden anladığım kadarıyla, bir şeyler anlatmışsın ona ne anlattın bilmiyorum ama bir daha yapmasan iyi edersin.” Bu sefer sözlerini bitirdikten sonra, doğrudan lavaboya doğru gitti.

“O gerçekten tuhaf birisi.” Dedi Akio. “Hey, tuhaf olan sensin niye normal davranmıyorsun.” Dedi ve kafasını diğer tarafa çevirdi Ken. Ortalık bir süre sessizleşti, derken sessizliği, Ace lavabonun musluğuna bağladığı hortumla, etrafı ıslatmaya başlamasıyla bozdu. Herkes odanın farklı bir yerine gitmeye çalışsa'da sonuçta burada mutfak ve lavabodan başka 2 oda vardı, kaçacak yerleri yoktu. Roy “Bu yaptığın çok çocukça Ace, hemen kes şunu.” Diyerek Ace'i durdurmaya çalışsa'da, Ace'in durmaya niyeti yoktu. Kutlama adı altında bunu 10 dakikadan fazla yaptıktan sonra, musluğu kapattı ve kahkaha atmaya başladı. “Hey, para kazandık ve önemli bir görevi başarıyla bitirdik değil mi ? Bunu ıslatalım dedim.” Alaycı bir tavır takınmıştı Ace. Ancak o ağır depresif halinden kurtulmuş gibiydi. Ace'in eğlencesini Roy ve Rai'nin onu tutması ve Akio'nun onu aynı hortumla ıslatması bozdu. “Hey, çocuklar o şaka bir kere yapılır. Bırakın beni.” Diyerek kurtulmaya çalışsa'da kimsenin ona bırakmaya niyeti yoktu. Aynı şekilde Ace'te ıslandıktan sonra musluğu kapatıp, Ace'i bıraktılar. “Bu hiç komik değildi, bu gibi şeyler sadece başkasına yapıldığında komik olur.”

Hava almak için dışarı çıkan Rai, bir süre sırtını yaslayıp, yıldızları izlemeye başladı. Bir süre sonra sigarasını yaktı ve karanlıktan göremediği bir ses geldi. “Demek sigara içiyorsun he.” diyen bu ses liderlerine aitti. “Evet, benim bahanem bu peki sen niye bu saatte dışarıdasın. Herkes yattı.” Diye soruyu yöneltti Rai. “Sanırım sigara içmek sana keyif veriyor, aynı şekilde yıldızları seyretmekte bana keyif veriyor dostum, yıldızları ve güneşin doğunu görmediğim zamanlar kendimi iyi hissetmiyorum. Bu yüzden bugün biraz tuhaftım. Kasabayı kurtarırken yıldızları seyredemedim, seninle olan karşılaşmamız yüzünden, güneşim doğuşunu kaçırdım. Bu yüzden huzursuzdum bugün. Akeno'nun yanından buraya dönerken, yıldızları seyretmek keyfimi yerine getirdi.” Diyerek asıl meseleyi açıkladı genç lider.

İkili bir süre sohbet edip içeri girdiler. Sabah olunca, güneşin doğuşunu izlemesi, sabah kahvaltısı ve demli çay kokusu Ace'i tamamen kendisine getirmişti.
Resim

Aranızdaki farklar çatışmaya değil, çok kültürlülüğe vesile olsun.
Resim

Resim
Cevapla

“Sanat Köşesi” sayfasına dön